Welcome to Our Website

Attila Gökçe’den Polonya-Türkiye maçı sonrası yıldız oyuncuya övgü: Harika bir çocuğumuz var

Şu güzelim oyuna bak! – Attila Gökçe (Milliyet)

Skor tabelası, maçın sonucu, gol mol bir tarafa… Dün gurur veren, göğüs kabartan, heyecandan kalp çatlatan, akıllı, kararlı bir oyun çıkardı Milli Takım.
On ikinci dakikada 1-0 geriye düşen ekip, hiç sarsılmadan, moralini ve iradesini kaybetmeden aynı yardımlaşma duygusu, dayanışma ve disiplinle mücadelesini sürdürdü. Öyle bölümler oldu ki, Milli Takım 60’a 40 topun sahibiydi.. Hayır, kendi savunma bölgemizle ikinci bölge arasında milyon kez tekrarlanan saçma sapan pas oyunuyla değil. Topu sürekli rakip ceza alanına taşıyarak, orada inanılmaz hücum setleri oluşturarak oynadı milliler. En az yarım düzine gol kaçırdılar. Pozisyonlara girdiler. Kazandıkları kornerler de rakip takımdan fazlaydı. Baskılı oynadığımız bölümlerde Kerem, İrfan Can, Orkun, kaptan Hakan golle baş başa fırsat kaçırdılar. Canları sağolsun.

2021’in pandemiyle belimizi kıran ertelemeli Avrupa Şampiyonası bizim için utanç verici, öfke yaratan, ezik kaldığımız maçlarla defterimizin kara sayfasına yazıldı. Ama dün resmi maçlar başlamadan baştan sona oynadıkları oyun gerçekten yüksek kaliteli, korkusuz, cesur ve akılcı bir karakter sundu. 12. dakikada Swiderski’nin golüne 65 dakika sonra 77’de Barış Alper ile cevap verdik ama sonra bir 12 dakika daha geçti ve Zalewski ile topu yeniden filelerimizde gördük.
Boşverin, hiç de önemli değil. Eğlencelik, sıkı bir hazırlık maçıydı. Eksik ve yanlış görünen bölümler yok muydu? Elbette vardı. Örneğin Abdülkerim’in topla oyun kurucu hevesine kapılıp ileri hatlara sızması, orada kaybettiği topu kazanmak için geri koşmaları kendisini de bizim çocukları da yordu.

‘SAHANIN EN İYİSİ HAKAN ÇALHANOĞLU’

Sahanın en iyisi Hakan Çalhanoğlu’ydu. Zaman zaman oynadığı oyunla kimseye kendini beğendiremeyen kaptan, savunma bölgesinden kanatlara, ortadan rakip ceza alanına kadar geniş arazide koştu, oyun kurdu, duran topları kullandı, ikili mücadeleye girip top kazandı ve hak ettiği alkışları aldı.
Arda Güler için de bir paragraf açalım. Oyuna girer girmez farkını gösterdi. Daha kaliteli, daha çabuk düşünen, hızlı oynayan, topun gitmesi gereken köşeleri gören harika bir çocuğumuz var.

Milli Takımın dünkü oyununda dikkatimi çeken bir görüntüyü de paylaşayım: Bizim oyuncular rakip top sürerken, yandan gelip sprint ataklarla önlerine geçiyor ve topu ayaklarından kapıp yeni pozisyonlar hazırlıyordu. Mert Müldür, Kaan Ayhan, Salih Özcan, Orkun Kökçü, Kerem ve İrfan Can ile Arda… Anlaşılan o ki bu takım iyi oyun için çok çalışmış.
Evet bu bir yenilgi ama unutmayalım futbolda bazen yenilgiler de güzeldir. Hepsi özel bir derstir.

Önemli çıkarımlar vardı – Erman Özgür (Fanatik)

Tam anlamıyla defolu bir takım görüntüsünde başladık maça. Aslında 11’e bakınca çok şaşılacak bir durum da değildi. Semih, kupa finalinde tercih edilmemiş, formsuz, İrfan Can sezonun sonunu sakat geçirmiş maç eksiği var, Kerem Aktürkoğlu, sezon sonlarında forma rekabetini kaybetmiş formsuz, Salih Özcan takımında oynayamamış, Hakan Çalhanoğlu’nun milli takım performansı genelde kulüp performansından uzak ve Orkun çok da formda bir sezon geçirmedi. Kısaca oyun kalitesini belirleyecek formda oyuncumuz neredeyse yok gibi. Buna birde geniş alanda yakalandığında kolay hata yapan Samet’in yedirdiği gol ve hücumda cılız 1-2 pozisyondan gol çıkaramayıp soyunma odasına mağlup gittik.

‘SONUÇTAN ÖNEMLİYDİ’

2. yarıya Montella Barış Alper ve Arda Güler ile döndü. Açıkçası Barış Alper’in yüreğini, Arda Güler’in kalitesini öyle bir hissettik ki, oyunu ya da arkadaşlarının performanslarını değiştirmeleri bir yana dursun bize de bir milli maç izlediğimizi hissettirmeleri maçın sonucundan bile önemliydi. Montella oyuna hakimiyeti ele geçirince, gol için hamlelere devam etti. Çift santrfora dönerek risk aldık. Szczesny, Barış Alper ve Arda Güler denemelerine uzun süre direnmesine rağmen 77’de Barış’la beraberlik golünü attık. Mert Günok adeta Szczesny’ye nazire yaparcasına harika refleksleri ile gecenin en iyilerindendi.

‘GOL BULMAYA YETER’

Maç belki istediğimiz gibi bitmedi ama bizim için önemli çıkarımlar vardı. Arda Güler’i oynatmamak için deli olmak lazım, Barış Alper santrforda en iyi seçeneğimiz, Mert Günok varken oynar ve son olarak kolay gol yiyen bir takım olmaktan kurtulabilirsek kalitemiz her takıma gol bulmaya yetecektir. Ancak orta saha ve özellikle savunma hattında bu kadar vasat performansla gol yemeden maç bitirebilir miyiz? Çok zor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir